May 3, 2010

Detox Günlüğü-1

Henüz Mayısın başındayız ve New York'a yaz geldi bile, belki geri gider önümüzdeki günlerde ama birkaç gündür hava 30 derece cıvarında dolanıyor ve evde nem oranı %65. Gündüz vakti don ve atlet dışındaki her şey fazla geliyor. Aile boyu bir saunada yaşıyor gibiyiz birkaç gündür. Yazın nasıl olacağını düşünmek bile istemiyorum bu şehirde.

Madem havalar bu kadar ısındı, önümüz de yaz diyerek bu hafta detox yapmaya karar verdik. Zaten iki hafta sonra İstanbul'da olacağız ve İstanbul'a misafir olarak gelmek insanın bütün yemek düzenine ağır bir darbe vuruyor. Özlenen arkadaş kahvaltıları bir yandan, bizi özlemiş ailelerin hazırladığı yemekler diğer yandan çalışıyorlar ve bütün bir sene boyunca bir daha Türk yemeklerinin yokluğunu hissetmeyelim diye bünyeyi tıka basa dolduruyorlar. İstanbul'da geçirilen birkaç haftanın sonunda hazım ve bağırsak problemleri, genel bir şişkinlik hissi ve santim santim büyüyen bel çevresi kaçınılmaz oluyor. Bari gitmeden önce bünyede bir temizlik yapalım diyerek bu sabah detoxa başladık.

Bizim temizlik bir hafta sürecek ve bu bir hafta boyunca genel olarak insan bünyesinde rahatsızlık yaratan her türlü besinden uzak duracağız, aynı zamanda porsiyonlarımızı küçülteceğiz, bir hafta boyunca hergün hafif ama terletecek kadar egzersiz yapacağız ve son olarak da hergün çeşitli yöntemlerle rahatlamaya çalışacağız. İkinci haftada ise bazı besinler yavaş yavaş geri gelecek ve her birinin bünyede yaptığı etkiler dikkatle gözlenecek. Son zamanlarda iyice artan baş ağrılarıma da iyi geleceğine inaniyorum bu iki haftalık programın. Elimden geldiğince düzenli olarak yazmaya çalışacağım bu günler boyunca.

Bir hafta boyunca diyetimizden uzak duracak yiyecekler şöyle: Süt ve süt ürünleri, her türlü rafine un ve şeker, buna yapay ve doğal tatlandırıcılar, alkol, kafein (sabah içilen bir bardak yeşil çay dışında), glutenli tahıllar, kırmızı et, yumurta ve tabi ki her türlü fast food, paketli gıda, kızartma, abur cubur.

Bu liste bizim normal zamanlardaki beslenmemizden çok da farklı olmadığı için çok zor olacağını sanmıyorum sadece kahvaltıda ekmek ve yumurta yememek, bir de arada sırada yaptığımız kaçamakları yapmamak gerekecek. Akşamüstü yenen bir parça siyah çikolata veya arada içilen Türk kahvesi olmadan da yapabilirim. Benim için daha zor olan kısmı sanırım günlük egzersiz kısmı ve her akşam yapılacak rahatlama banyosu olacak.

Bu sabah haftanın sonundaki olası fiziksel değişiklikleri görebilmek için ikimizin de önden, yandan ve arkadan fotograflarımızı çekerek başladık programa. Kahvaltıda ben meyveli ve badem sütlü smoothie içtim, Serol filizlenmiş ekmek, zeytin ve humus yedi. Aslında filizli de olsa, glutenli olduğu için ekmek listede yok ama çok da üzerine varmak istemiyorum Serol'un, sıvı kahvaltı fikri ona hiç hoş gelmiyor ve detox fikrinden tamamen soğumasındansa küçük değişikliklerle uygulamasının yine de çok faydalı olacağına inanıyorum.

Gün içinde, üç dört saatten fazla aç kalmayarak, hafif ama aç da kalmayacak şekilde yiyerek gayet güzel geçirdik birinci günü. Akaşamüstü parka gittik, biraz yürüdük, inanması zor ama biraz da koştuk. Eve gelip Serol'un pişirdiği nefis akşam yemeğini yedik. Artık üzerimde tatlı bir yorgunluk var, derinden derinden de başım ağrıyor. Havaların aniden ısınması da hiç iyi gelmedi baş ağrılarıma.

Her akşam yapmamız önerilen sıcak banyonun ardından uykuya dalmak üzereyim, aslında artık bilgisayar ekranına bakmıyor olmalıyım. Detaylara önümüzdeki günlerde girerim artık.

Arkası yarın.

No comments:

Post a Comment