March 30, 2010

Dalgınlık

Cumartesi gününden beri ilk kez bugün evden çıktım, tam üç gün evden dışarı adımımı atmamışım. En fazla apartmanın girişindeki posta kutularının oraya indim, Amazon paketimi almaya. Evde zaman nasıl geçiyor anlamıyorum. Yapacaklarım hiç bitmiyor. Hem çok şaşırtıcı geliyor bu durum, hem de çok normal. Her zaman da bu kadar uzun sürmüyor kesintisiz evde geçirdiğim zaman. Her gün mutlaka dışarı çıkıyorum,  yogaya ya da parka gidiyorum, işim yoksa bile mahallede bir tur atıyorum ama son günlerde hava çok fena. Dışarı çıkılacak gibi değil, üç gündür yağmur durmuyor, güneş de hiç yüzünü göstermiyor. Gri günler, tam ev günleri.

Gri günlerin birinde baş ağrım sonunda geçti. Üç gündür yediğime iyice bir dikkat ediyordum ve baş ağrısı için yemek günlüğü tutuyordum. Bugün dışarı çıkınca önce okuldan bir arkadaşımla buluştum, bir kafede oturup çay içtik, yanında da kurabiye yedik. Sonra Serol'la ve başka arkadaşlarla buluşup yemeğe gittik, bir İtalyan lokantasına. Orada da deniz mahsullu makarna yedim, sonra uzun uzun oturduk masada, muhabbet ettik ve ancak yemek bittikten sonra glutensiz diyetinde olduğumu, buğdaylı hiç bir şey yemediğimi hatırladım. Bir kurabiye, sarmısaklı ekmekler ve koca bir tabak makarnayı bitirdikten sonra. Evden dışarı çıkınca birdenbire başka birisi olduğumu sandım herhalde. Şimdi midem davul gibi şiş. Yediklerimden mi yoksa psikolojik mi bilmiyorum ama her ne sebeptense  hiç memnun değilim bu durumdan. Şimdi yatmaya gidiyorum, yarın glutensiz hayata devam.

No comments:

Post a Comment